Kartal Bakışı-Şahin Bal. Mukattaa Yayınları, 2018
"Türkiye'de özgürlük, aydınlanma ve ahlak davasını amaç edinen pek çok sağduyulu aydının maalesef ümit yelkenlileri karaya vurmuştur." Sayfa 8
"Elinizdeki bu kitap, olanları savunmak yerine olması gerekeni arama alışkanlığı ile Türkiye gündemi takip edilerek kaleme alınmış yazılardan oluşmaktadır." Sayfa 8
"Kartal'dan daha keskin bir bakış ve görüş potansiyeline sahip insanın, tarihi ve toplumun dayattığı kimliklerin, kabullerin oluşturduğu çöle kafasını gömen devekuşu olması ve bundan memnun olmadığı halde memnuniyet numarası yapması ne acı." Sayfa 12
"Bir yerde bölücülük, ayrıcalık, ayrımcılık, hukuksuzluk, torpil, adaletsizlik, yasa tanımazlık ve kan dökme varsa orada 'ileri demokrasi' gibi pek çok meziyetin bulunduğu iddia edilse bile insanlık yoktur. İnsanlığın olmadığı yerde İslam hiç ama hiç yoktur." Sayfa 17
"Aynı Tanrı tarafından yaratılmış olma fikri kişilerin kutsanmasının önüne geçer. Herkesin aynı yaratıcı tarafından yaratılmış olması, konumu ve karizması ne olursa olsun birini insanların üstünde bir varlığa dönüştürmeyeceği fikrini insanın zihninde hazır tutar. Böylelikle köleleşmeye engel olur." Sayfa 22
"Eğer kişisel anlamda bir din, yalan ve dedikoduyu ortadan kaldırmaya güç yetiremiyorsa dinin kendi de Tanrısı da o kişide yok hükmündedir." Sayfa 24
"İnsanlığın ve adamlığın olmadığı yerde, künyeler ve etiketler iş görür. Fikrin olmadığı yerde, isimlerle iş yapılmaya çalışılır." Sayfa 30
"Herkes çocuğunun adam olmasını ister. Öyle ki ebeveyn kendi olamadığı adamlığı çocuğundan bekler. Oysa bir çocuğumuzun olması onunla birlikte kendimizin de adam olmamızı gerektirir ki bu zahmetli bir iştir. Alışageldiğimiz bütün yaşam biçimini kökten değiştirmemiz gerekir. Bunu yapamayacağımız için çocuğumuzu kolundan tutar ve bir başkasına teslim ederiz. 'Biz adam edemedik, siz edin' deriz. Yani zahmetsizce çocuk eğitiriz.
Çocuğunu bir başkasının merhametine bırakmak, onu gözden çıkarmak demektir. Senin gözden çıkardığına bir başkası neler yapabilir, hayal bile edilemez." Sayfa 31
"İnsanların çoğu, bir sürünün güdülen onurlu üyesi olma eğilimindedirler ki çobanın açtığı yeni otlaklardan daha yüksek bir pay alsınlar.
Oysa ilahi öğreti, insanlardan bir sürünün üyesi olmalarını değil, ahlak bayrağını her türlü fırtınaya karşı gerekirse tek başına dalgalandırmalarını ister.
Sürüden ayrılış tek başına ümmet olmaktır." Sayfa 33
"Dünyada torpil yapmakta sakınca görmeyenler, öte alemde de torpilli olacaklarına inanırlar. Dünyada torpil yapan, yaptıran ve yaptırma eğiliminde olanlar, öteki dünyada peygamberin şefaat edeceğini düşünür. Oysa dinde ahiret, hesap, ödül ve ceza gibi kavramları emziren bir tek anne vardır; 'Adalet'. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmasın diye ve herkes ettiğinin karşılığını bulsun diye." Sayfa 34
"İnsanlarımıza çalışmayı, adamlığı öğretmek için coşkulu ruh çağırma seanslarından medet umar olduk. 'Sahabe ruhu, Fetih ruhu, Osmanlı ruhu, Çanakkale ruhu, Milli Mücadele ruhu, Kuvayi Milliye ruhu' dirilsin de bizi adam etsin istiyoruz. Aslında bütün bu ruh çağırma coşkuları ile bir şeyi itiraf etmiş oluyoruz: Ruhumuzun tükendiğini ve bir şeyi ıskaladığımızı; 'zamanın ruhunu'. Sayfa 40
"Kendisine Ehli sünnet adını veren bir fırka, vakti zamanında Mütezile adını taktıkları bir grup İslam bilginini sapıklıkla suçlamışlardır. Çünkü Mütezile, büyük günah işleyenin dinden çıkacağını iddia etmiştir. Tanrı çirkinlik yaratmaz diyerek, günahların sorumluluğunu insanın bizzat kendisinde aramıştır. Buna karşın Ehli sünnet, iyilikle birlikte çirkinliği de üreten gücün tanrısal kuvvet olduğunu savunmuş, büyük günah işleyerek de dinde kalınabileceğini iddia etmiştir.
Şimdi hangi görüş insanların suça karşı bağışıklığını yıkması ve günah işlemeyi normalleştirmesi açısından insanları günaha yatkın hale getirir?" Sayfa 41
"Üretemeyen, tembel, bu yüzden birbirini yemekle meşgul olan insanların yazgısı ilahi bir müdahale olmadan değişmez. Mehdi ve Mesih, sünepe bir toplumun durumunu düzeltmesi için beklediği mucizedir. Yani masallardaki gibi bir perinin, sihirli değneği ile dokunup hayatımızı değiştireceği beklentisidir." Sayfa 50
"Tevhid dininde hakikati vahiy belirler. Çoğunluğun görüşü ya da tercihi değil." Sayfa 53
"Sana ait olmayan başarıları kutlamak yalnızca bir avuntudur. Destansı tarih, günün tembelliğini gizleyen bir örtüdür. Oysa kutlama, kendi elde ettiğin bir başarı için yapılır." Sayfa 56
"Kur'an'daki, insanın Allah'ın kölesi olduğu fikri, insanın insana kulluk etmesini önlemek içindir." Sayfa 59
"Ölüm, bütün eşitsizlikleri ortadan kaldıran, adaletsizlikleri acı bir biçimde bitiren bir sondur. Gerçek adaletin tecelli edeceği bir yaşamın başlangıcıdır." Sayfa 64
"Allah insanları, anlamadıklarına inanmakla ve yapamayacaklarını yapmakla yükümlü tutmamıştır. Dilediğine dilediği yaftayı yapıştırmak, dilediği cezayı vermek ilahi otoritenin doğası değildir. Çünkü ilahi ödül ve ceza, ahlaki kazanım üzerine bina edilmiştir, keyfi değildir." Sayfa 68
"Dergahçılar (tasavvuf ehli), Haçlıların ya da Moğolların yurtlarını basıp insan katletmesine, mallarını yağmalamasına, kadınlarının ırzına geçmesine karşı; 'Bunlar günahlarımızdan ötürü Allah'ın başımıza sardığı musibet' biçimindeki derin hikmeti(!) üreten seyirci sünepeler yetiştirmiştir." Sayfa 70
"Tevrat'ta diktatör vasfında insanlaşmış bir tanrı, İncil'de ise tanrılaşmış bir insan vardır. Kur'an ise öğretisini, bilinenden bilinmeyeni çıkarsama üzerine kurmuştur." Sayfa 73
"Kur'an'ın peygamberlik kurumunu bitirmesi de artık irfani (keşfe, ilhama dayalı) bilgi devrinin kapandığını, insanları artık doğal bir teoloji ile baş başa bıraktığının göstergesidir." Sayfa 74
"Manevi rütbeleri insanlara ancak Allah bahşeder ve kimin hangi rütbede olduğunu ancak o bilir." Sayfa 114
"Haçlıların koca İslam dünyasının ortasında ilk direnişçileri atlatıp, istedikleri yeri işgal edip, katliamlar yapabilmesi, dönemin Müslüman coğrafyasının birleşmeye engel hizipler açısından ne denli verimde olduğunu kanıtlar." Sayfa 124
"Haçlılar, Endülüs Emevi'lerinin son varisi Muvahhidler devletinin Müslüman halkını doğrayarak devletine son verirken, kendini din hizmetine adayan, bütün zamanlarını nefis riyazeti, insanların kardeşliği ve Ebced hesaplarına yönelik ilim irfan öğretileri üretmekle geçinen, gayba muttali olarak Allah katında derece sahibi olduklarını iddia eden velilere dokunmamışlardır. Çünkü bu yolu tutanları kendileri için tehdit olarak algılamamışlardır." Sayfa 124