Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kur'an'ı Anlamamak Günahtır-Hasan Eker

En son yayınlar

Dünya İslam Cemaati ve Küreselleşme Boyutu-M.Naim Karaman

21.yüzyıla Girerken Dünya İslam Cemaati ve Küreselleşme Boyutu-M.Naim Karaman. Hz.Akşemseddin Vakfı, 1997      "Gün boyu annesinin tatlı sesinden, sıcak nefesinden ve kokusundan mahrum bıraktığımız çocuğa, aynı değerde verebileceğimiz bir gıda var mıdır? Mesai saatlerinde anasından ayırdığımız yavruya, aynı değerde bir sevgili ve koruyucu verebiliyor muyuz?" Sayfa 36.      "Bu medeniyet, kadını çocuklarının yanından koparıp iş hayatına atılmaya ikna ederken, ona hürriyet verdiğini ileri sürüyor. Kadını kandırıyor. Hayatın ancak erkekler tarafından taşınabilecek ağır yüklerini de onun sırtına vuruyor. Bari kadının yükünü onun sırtından çekip alsa, onu da yapmıyor, yapamıyor. Şimdi kadın hem kendi rolünü, hem de erkeğin rolünü oynuyor." Sayfa 40.      "Nöbet yerinden alınıp hayat mücadelesine koşulan ana için şunu da söyleyebiliriz ki bu kadın olsa olsa özürlü, sinirli, problemli bir ana olur. Onun vicdanı rahat değildir. Aklı hep yavrusundadır. Sürek

Kur'an Neslini İnşa Sorumluluğu-Kolektif, Özgür-Der

Kur'an Neslini İnşa Sorumluluğu-Kolektif, Özgür-Der 2002      "Kur'an'ın gölgesinde yaşamak bir nimettir; sadece onu tadanın farkına varacağı bir nimet; insan hayatını yücelten, onurlandıran, arındıran bir nimet...Kendisi de Allah'ın bir eseri olan insanoğlu, fıtrat binasının kilidini, hücrelerini ancak Allah yapısı anahtarlarla açabilir. Varoluşsal hastalık ve bunalımlarını sadece Allah'ın takdim ettiği ilaçlarla tedavi edebilir." Sayfa 19       "Bir gök sofrası olan vahiy, Allah'ın insana en büyük ikramıydı." Sayfa 20       "Eğer Allah, insan gibi bir şaheser var etmişse onun da mutlaka bir amacı olmalıydı. İnsan günahkar değil ama sorumlu olarak yaratılmıştı. Onun sorumluluğu, yeryüzünde yaratılış amacına uygun bir hayatı inşa etmekti. Çünkü hayat ona emanet edilmiş ve o da bu hayata halife kılınmıştı." Sayfa 20       "İnsan-Allah ilişkisinin anahtar kavramı nasıl Tevhid ise insan-insan ilişkisinin anahtar kavram

Kemalizm Laiklik Şehidlik-Mehmet Pamak

Kemalizm Laiklik Şehitlik-Mehmet Pamak. Maruf Yayınları, 2.Baskı, Ağustıs 2016.      "Kemalist sistem açısından en büyük suç, yaptığı bütün baskı ve zulümlere rağmen, hala kendisinden korkmadan özgürce düşünce üreten ve bu düşüncelerini iki yüzlülük yapmadan açıkça ifade edebilen birilerinin çıkmasıdır.      Kemalist sistem, zulmün her türünü ve her boyutunu azgınca kullanıp zulüm ederek, şiddet ve terörü de en acımasız tarzda kullanarak, halkına din, kültür, kimlik ve medeniyet değiştirmeyi dayatmış bir sistemdir.      Kemalist düzenin 80 yıllık ömrünün neredeyse yarıdan fazlası sıkı yönetim, olağanüstü hal ve darbe süreçlerinde geçmiştir." Sayfa 23.      "Kur'an'ı kapatın kadını açın' tavsiyesine muhatap olup, kuruluştan itibaren de sürekli 'Kur'an'ı kapatmayı ve kadını açmaya' çalışan, sonuç olarak Allah'ın tesettür emri dahil İslam şeriatına, Kur'an'ın öğrenilip yaşanmasına savaş açmış bulunan Laik Kemalist kadrolar

İbadetlerde Ruh ve Şekil, İbadet mi Ayin mi?-Mustafa Karataş.

İbadetlerde Ruh ve Şekil, İbadet mi Ayin mi?-Mustafa Karataş. Gonca Yayınları, İstanbul 2005      "Maalesef insanlar ibadetin asıl manasını unuttular, ibadeti birtakım kulluk merasimleri ve ayinler haline getirdiler. Bunları yerine getiren kimsenin, Allah'a karşı ibadet vazifesini yerine getirdiğini zannettiler. Bu büyük hataya hem avam tabakası, hem de abidler ve din adamları (denilen kimseler) düştü.      Kur'an'ı kalbe inmeyen bir şekilde okumaya devam ettiler ama Kur'an'ın ne dediği ile hiç ilgilenmediler. Abid, zahid, derviş ve din adamı geçinenlere gelince, onlar çok daha başka bir hal üzere oldular. Tesbih ve seccadelerini alıp odalarının loş ışıkları içerisinde alemleri seyre daldılar. Dünyadan onlara ne. Halbuki dünyayı kat kat zulüm kaplamış, küfür hükmünü yürütmekte, insanlar şirk bataklığının içinde debelenmekte, şirkin karanlığı hakkın nurunu göstermez olmuş ama onlara ne ki?  O muttakiler bunlarla ilgilenmezler. Çünkü onlar kendilerine

Uysal Koyun Mezhebi-Mustafa Çelik

Uysal Koyun Mezhebi-Mustafa Çelik. Yenda Yayınları, 2007      "İbrahim'lerini yetiştirmeyen Müslüman toplumlar, Nemrut'ların sayılarını çoğaltırlar. Çocuklarını kuzu gibi yetiştirenler, koyun gibi güdülürler.       İslam'la izzet bulanların, İslam'ın kendilerine kazandırdığı izzeti kaybetmeleri sonucunda ortaya çıkan sosyal boyutlu siyasal mezhebin adı; 'uysal koyun mezhebidir'. " Sayfa 8        "Hz Peygamberin istişareyi kurumsallaştırmış adalet ve tevhid ekseni üzerinde duran inanç devleti yerine, itaati kurumsallaştırmış ve kutsamış, hiyerarşinin alttan yukarıya doğru piramidik saltanat devletini tasavvur edenler, ancak uysal koyun mezhebinin üyelerini çoğaltırlar." Sayfa 8      "İslam topraklarında Müslümanları İslam dışı rejimlere, sistem ve kurumlara razı edenlere uyan Müslümanlar, idareci de olsalar idare edilen de olsunlar esaret hayatından kurtulamazlar." Sayfa 14      "Şimdiye kadar dini, iktidar eliyle ko

Düşünceler-Hekimoğlu İsmail

Düşünceler-Hekimoğlu İsmail. Yeni Asya Yayınları, 1972.      "Üstünde haram elbise, midesinde haram gıda bulunan insanın ibadeti kabul olmaz. Diploma insanlara etiket olalıdan beri bu gerçekler unutuldu.      Maarifin yıktığını, etiket tamir edebilir mi?" Sayfa 12.      "Televizyona gelince, akrabanız olsa ar edeceğiniz ahlaksız kadınlar, çocuklarınızın gıpta nazarlarına takdim olunuyor. Beğenmediğiniz kıyafetler, beğenmediğiniz haller telkin ediliyor. Bu zararsız ve yararlı alette oynatılan ve gösterilen filmler, seyirci ve müşteri durumundaki fertlerin hayat ölçüsü oluyor. Halbuki tamamen programcının insafına ve anlayışına terk edilen bu cihaz, para ile alınan bir beladır. Bu belanın tecellileri; serseri gençlik, hippiler, serbest aşk ve benzeri ahlaksızlıklarla ortaya çıkıyor. Ne diyorsunuz, bunlara da medeniyet diyelim mi?" Sayfa 25.      "Ders kitaplarına bir göz atalım:         Edebiyat: Batıya tamamen açık, Doğuya bir mazgallık pencere bırak

Türkiye'li Müslümanlar ve İstikamet Krizi-Şükrü Hüseyinoğlu

Türkiye'li Müslümanlar ve İstikamet Krizi-Şükrü Hüseyinoğlu. Maruf Yayınları, 2016      "Yaşadığımız coğrafyada şirkin kurumsal egemenliği söz konusudur. Allah'ın dini ancak egemen şirkin müsaadesi kadar toplum hayatında belirleyici olabilmekte, vücuda getirdiği Bizantinist müesseselerle Allah'ın dinini tanımlayan ve onu temsil etme iddiasında olan da bizatihi egemen şirk olmaktadır.      Kısacası bu coğrafyada Allah'ın dini hakim değil mahkumdur, belirleyen değil belirlenendir." Sayfa 10.      "Allah'ın dinine teslim olmak yerine, onu tanımlayıp teslim almaya yönelik politikaların devam ettirildiği mevcut düzene karşı, durulması gereken yer konusunda her dönem Müslümanlar arasında istikamet krizleri yaşandığını görmekteyiz." Sayfa 11.      "Maalesef Müslümanlar olarak benliklerimizi aşıp, Rabbimizin kitabında bildirdiği ölçü ve ilkeler çerçevesinde bir araya gelerek, hepimizin olacak güçlü yapıları tesis etmek yerine, küçük olsu