Ana içeriğe atla

Matem Sömürgeciliğin Sosyolojisi-Taner Tatar




Matem Sömürgeciliğin Sosyolojisi-Taner Tatar. Phoenix Yayınları, 2018
     
     "Sömürü, ekonomik kaynaklara el koymakla birlikte, insanın bedeni, toplumun inanç, değer ve kültürünü de içerir. En nihayet bizatihi insanlıktır sömürülen. Sadece o anda bulunanlarla sınırlı olmayıp, tüm insanlığın istikbalidir. Bir anlamda da sömürenin bizatihi kendi içerisindeki insani özü yok etmesidir." Sayfa 8 

     "Batı medeniyetinin ekonomik gelişiminin ve sermaye birikiminin temelinde yatan en önemli sebeplerden birisinin sömürgecilik olduğunu -tek sebepli açıklama tuzağına düşmeden- göstermeyi amaçladık." Sayfa 10 

     "İktibas edilen maddi kültür unsurlarının bagajı, geldiği yerin manevi ya da soyut unsurları ile doludur. Nesne sadece görünenden ibaret değildir. Beraberinde bir dizi değer taşımaktadır. Ürün ithali, değer istilasını doğurmaktadır." Sayfa 12 

     "Eski tip sömürgecilikte sermaye akışının takibi oldukça belirgindir. Günümüzde ise aldatıcı bir kavram olarak 'çok uluslu' ya da 'ulus ötesi' ile nitelendirilen şirketler karşımıza çıkar." Sayfa 18 

     "Klasik dönemde, sömürgelerden hammadde temin edilmekte, ucuz bir maliyetle anayurda taşınmakta ve buradan da mamul maddeler halinde tekrar pazarlanmaktayken, günümüzde doğrudan doğruya hammaddenin ve ucuz işgücünün bulunduğu yerlerde yatırımlar yapılmaktadır. Böylece bir taraftan hammadde nakliyatı ve onun elde edilmesi ile ilgili sorunlar yerinde giderilmekte, diğer yandan köle ya da göçmenlerle karşılanmaya çalışılan emek gücü daha düşük maliyetle ve daha az tehditle yerinde karşılanmaktadır." Sayfa 19

     "1783 yılında Paris Ticaret Odası temsilcileri, nüfusun büyük bir kısmını yok etmek üzere İngiltere'den belli sayıda kurt getirilmesine yönelik, birkaç yıl önce verilmiş bir öneriyi tartışmaktadırlar." Sayfa 35 

     "Sanayi devrimi, başlangıçta dahi insanların hayatlarında bir iyileşmeye yol açmamış, devrim çok büyük acıları sermaye yaparak gerçekleşmiştir. Kimi düşünürler, sömürüyü görmezden gelerek, sanayileşmeyi kutsamayı tercih etmişlerdir." Sayfa 35 

     "İç sömürgeciliğin uygulanmış örneklerinin daha nicelerini, tarihin sayfaları arasından hiç de zorluk çekmeden bulabilmek mümkündür. Ancak Avrupalı, sadece kendi içerisindekileri değil, dış dünyadaki 'ötekileri' de katletmekten bir an olsun çekinmemiştir ." Sayfa 41 

     "Batının, insan sözünü dilinden düşürmemesine rağmen, ortak bir insanlık alemi-dairesi yoktur. Her halükarda bir sınıflandırma yapar. Bu sınıflandırmada, kendi merkezli anlayışının etrafına diğerleri farklı mesafelerde olmak üzere ötelenir ve ötekileştirilir." Sayfa 46 

     "Aslında, kışkırtılan Afrika toplumları, dönemin şartlarına uygun olarak köle olmamak için savaşmışlar, köle olmamak için başkalarını köleleştirmek zorunda kalmışlardır." Sayfa 48 

     "Avrupa'nın 15 yüzyılda başlayan dünyayı sömürgeleştirme süreci, Portekizli prens gemici Henrique ile başlar. Bu seferlerle geçmişte astronom Ftolemais'in yaydığı bir efsane (Batı yönünde çok uzaklara yelken açan gemilerin dünyanın kenarından aşağı düşeceği, güney yönünde iyice uzaklara seyir etmeyi göze alanların ise güneşin dik ışınlarıyla kızaracağı) yıkılır." Sayfa 50  

       "Kolomb'un Amerika'yı keşfi bir ilk olarak sunulmuşsa da aslında ilk olan keşif değil, kıtanın tamamının sarı ilaha (altına) kurban edilmesidir." Sayfa 56 

      "Avrupa'nın yayılmacı tutumunun 3 G''si 'God, Gold, Glory' 'Tanrı, altın, zafer' mottosu, Batının sömürgeci emellerinin başlıca güdüleyicileri olmuştur." Sayfa 57 

     "Kızılderililerin üzerinde fark edilen ve onlardan çalınan altın, izleyen yolculukların masraflarının karşılanmasına, baharat satın alınmasına, hükümetlerin denetlenmesine, bakanların ve piskoposların istenildiği gibi çalıştırılmalarına tek başına olanak sağlayacaktır." Sayfa 57  

     "Amerika'ya çıkanlar; işgalciler, haydutlar ve köle avcıları olarak gelmişler, sömürgeci ve tüccarlar olarak kalmışlardır." Sayfa 58 

      "Avrupa'nın toplam nüfusunun aşağı yukarı 50 milyon olduğu bir dönemde, 1.500'den 1.650 yılına kadar, Meksika'nın yerli nüfusu 25 milyondan 1 milyona, yeni kıtanın yerli nüfusu ise 80 milyondan 10 milyona indirilerek, 150 yılda insanlığın hemen hemen beşte biri yok edilmiştir." Sayfa 70 

      "Özellikle Amerika'da bu dehşet verici sömürme politikası sonucunda, yerli Kızılderililerin azalması ve hatta yok edilmeleri ile birlikte sömürecek insan bulunamaz hale geldi. Böylece Amerika'ya siyahi köleler getirilmeye başlandı." Sayfa 73 

     "Sömürgecilik faaliyetinde Siyahilerin hayatta kalmasına, ancak onlara ihtiyaç duyulduğu müddetçe müsaade edilmiştir. Aksi takdirde öldürülmüşlerdir." Sayfa 80 

     "Hristiyanlaştırma, medenileştirme ve nihayetinde şimdi de demokratikleştirme ve özgürleştirme adına sömürü devam etmektedir." Sayfa 85 

     "Küreselleşme, batması imkansız olarak sunulan bir çeşit 'Aşk Gemisi'. Kaptan köşkünde ise Amerika bulunuyor. Yolcular da sınıflara ayrılmış, kendilerine ayrılan bölümlerden diğer tarafa geçemiyorlar. Ümitsiz bir aşkın kurbanları olarak feryat ediyorlar." Sayfa 110 

     "Sık ve şiddetli gelen değişim dalgaları karşısında kimlik zafiyeti içinde olan birey, henüz 'kendisi' olamadan sürekli değişime davet edilmektedir. Bu suretle gelenekle birey arasındaki bağ kopmaktadır." Sayfa 113 

     "Öyle ki dünya, özellikle kitle iletişim araçlarının da yaygınlığı ve etkisiyle, nesnelere yüklenen anlamlar ve nesneler aracılığıyla, kazanıldığı vehmedilen kimliklerin bombardımanıyla daha hızlı dönmektedir. Böylece nesneler, ihtiyacı karşılayan basit bir araç olmaktan uzaklaşmakta ve tüketimin anlam yüklü sembolleri olarak boy göstermektedirler." Sayfa 114 

     "Günümüzde tüketim, gittikçe artan bir şekilde, ihtiyaçları karşılama çabasından, kışkırtılmış arzuların tatminine yönelmektedir. Sayfa 114 

     "İnsan, sonsuz olan kalp boşluğunu 'Mana'nın sonsuzluğuna terk edemeyip, sonlu madde ile boşuna doldurmaya çalıştı. Kalbi, bedenini yiyip duman kusan fabrika gibi, maddeyi tüketip nefret kustu." Sayfa 121 

     "İnziva, kendini aramanın yolu iken yalnızlık, kendini kaybetmenin sonucudur. İnzivaya dosdoğru dostluk için lüzum hissedilir, yalnızlık ise kaybedilmiş dostlukların cezasıdır." Sayfa 122 

     "Bireylerin ayartılması sürecinde Türkiye'nin; Amerika'nın 'kültürel Çernobil'ine' ve Rusya'nın 'ahlaki Çernobil'ine' maruz kaldığını söylemek mümkündür." Sayfa 126

     "Gelenekten mahrum yenilikçilik taklitçiliği doğurmaktadır." Sayfa 153  

     "Aldığı miras ve güçle bugünü inşa etmek, yarını inşa edecek yeni nesile de kullanacağı malzemeyi hazır bırakmaktır." Sayfa 157

      "Geçmiş, gelenek olarak vücut bulduğunda artık o tarihte kalan değil, toplumsal olarak yaşanandır. Yaşanmakta olan gelenek sömürünün önündeki en büyük engeldir. Çünkü toplumlar, mukavemeti ancak kendilerinden alarak geliştirebilirler." Sayfa 162 

     "Batının yüzyıllardır farklı kıyafetlere bürünerek devam eden sömürü ve katliamları, basit ve özür diledikleri için geçiştirilecek bir olgu değildir. Geçmişte olan ve bugün yaşanan boyutları ile yarınlar da tahmin edilebilmektedir." Sayfa 164

     "Çıkardıkları suni savaşlarla katliam arzularını da sürekli olarak yineleyen Avrupalı, kendisine hergün yeni bir kurban aramakta, gözüne kestirdiği kurbanını ya yok etmekte ya da kendine bağlamaya, diğer bir ifadeyle mahkum etmeye çalışmaktadır." Sayfayı 165 

     "Kitle iletişiminin tek işlevinin tüketici yaratmak olduğunu iddia etmiyoruz. Ancak bu, hemen hemen her şeyden haberdar edilen, fakat pek bir şeyden haberdar olmayan insanların varlığını ortadan kaldırmaz." Sayfa 166 

      "İşçiler için, zincirlerinden başka kaybedecek bir şeylerinin olmadığına dair ifadedeki 'zincir'i, artık bizatihi 'tüketimizm' oluşturmaktadır. Tüketiciler söz konusu zincirin halkalarıdır. Yani köleleştirici güç dışarıdan değil, bizatihi kendisindendir." Sayfa 167 

Bu blogdaki popüler yayınlar

Günümüzde Tasavvuf ve Tarikat Anlayışı-Cahide Merziye Karaca

Günümüzde Tasavvuf ve Tarikat Anlayışı-Cahide Merziye Karaca. Bilge Yayıncılık, 2010.      "Peygamberimizin inziva hayatı yaşamaması ve bunu teşvik etmemesi Kur'an'ın bir öğüdüdür. (Hadid27)". Sayfa 23.      "Nasıl iyi kul olunur sorusunun cevabı Peygamberimizin yaşantısında gizlidir. Başka yol ve metotlar peşinde koşmak, Peygamberimize saygısızlıkla beraber Kur'an'ın tavsiye ettiği yoldan daha iyisini bildiğini iddia etmek gibi, cahilce ve cüretkarca bir tutum içine girmek demektir." Sayfa 25.      "İlk dönem tasavvufçulara göre Zühd; helalleri haram kılmak veya malı telef etmek değil, elde olana güvenmemektir. Allah'ın helal kıldıklarını kendine haram kılıp onlardan kaçmak değil, onlara fazla önem vermemektir.     İslam'ın ilk yüz yılındaki ashabın Kur'an ve Sünnet temelli yaşantısı, zühd hareketinin de temelini oluşturmaktadır." Sayfa 27.      "Tasavvufun sistemleşmesi ve kurallaşmasının yüzyıllar aldığı görü

Allah ile Mutmain Olmak-Hasan Eker

Allah ile Mutmain Olmak-Hasan Eker. Çıra Yayınları, Eylül 2011        "Bizler sadece Allah'a hesap verme kaygısıyla hareket ettiğimizde, o an sergilediğimiz davranışın aleyhimize sonuçlanacağını bile bile yine de Allah'ın rızasını gözeterek hareket edebiliyorsak, işte o zaman biz 'hesap görücü olarak Allah yeter' ayetini zihnimizden yüreğimize indirmiş ve gerçek manada anlamış olacağız.      Allah'a güvenerek yaşayan insanlar  yaşam esnasında tüm sebeplerin sıfırlandığı anda bile ümitlerimi yitirmezler, inançla yaşamaya devam ederler. Ama Allah'ın dışında bir yere güvenerek hareket edenler, güvendikleri yerlere karlar yağınca yıkılırlar ve tükenirler." Sayfa 14, 15.      "Müslümanlığın üzerine bina edildiği 'Allah'tan başka ilah yoktur' cümlesi kadar insanın hayatının her tarafını kuşatan ve ölünceye kadar devam eden siyasi bir cümlenin olabileceğine inanmıyorum.      Kur'an'ın Allah inancı konusunda asıl sorun etti

Namaz Bilinci-Hasan Hafızoğlu

Namaz Bilinci-Hasan Hafızoğlu. Düşün Yayıncılık, 2009      "Müslüman olmak ve kendini İslam'a nispet etmek, ancak İslam'a uygun pratik eylemlerle mümkündür. Peygamberimizin ifadesiyle 'iman temenniden ibaret değildir.'" Sayfa 9.      "Namaz, Rasulallah ve ashabını harekete geçirirken, onları birer eylem adamı yaparken, bizlerin uyuşuk ve pısırık kalmasına, kötülüklere ve haksızlıklara karşı sessiz durmamıza vesile olmaktadır. Bunun nedeni, şekil ve manayı birleştirerek peygamberin kıldığı gibi namaz kılamayışımızdır. Halbuki Allah 'muhakkak' kaydıyla namazla bu işlerin yapılacağını beyan etmişti." Sayfa 10.      "Fabrikada çalışan işçi, devlet dairesinde görevli memur, görevleri ile ilgili belli kaidelere uymak zorundadırlar. Bir okula kayıt yaptıran öğrenci de belli kurallara imza atmış demektir. Okulun düzenine, kurallarına uymazsa cezalandırılır.      İşte 'Allah'a kulum' diyen insanlar da Allah ile bir anlaşma