Ana içeriğe atla

Tarihin Kuyumcusu, Cüceler Nasıl Dev Olur Devler Nasıl Cüce-Mikail Bayram


Tarihin Kuyumcusu, Cüceler Nasıl Dev Olur Devler Nasıl Cüce- Mikail Bayram. Elips Kitap, 2020 
     
     "İnsan tarihe her istediğini söyletebilir. Niyetine, amacına göre bir tarih aktarımı yapabilir. Oysa ki tarih, kainatın ve insanlığın vicdanıdır. Onu kanatmamak gerekir." Sayfa 19 
     "Said Nursi'ye Kürt kökenli olmasından dolayı en fazla isnat ettikleri suç Kürtçülük idi. Halbuki Kürtçe eser yazmış değil, eserlerini Türkçe yazıyor. Buna rağmen ona Kürtçülük isnat ediyorlardı." Sayfa 65 

     "Risale-i Nur, 100 yıl önce bir ihtiyaçtan dolayı doğmuş. Pozitivizme yani maddeciliğe karşı insanlara imani ve akli örnekler vererek İslam dini anlatılmaya çalışılmış ama aradan 100 yıl geçmiş, Said Nursi'nin müntesipleri o günkü şartlar değişmemiş gibi Risale okunmalı diyorlar. Bu manada Risaleler, Kur'an-ı Kerim'in önüne engel oluyor, yani Risaleyi Kur'an-ı Kerim'in önüne geçiyorlar. Yanlış olan bu." Sayfa 78 

     "(Batılılar) Fettullah Gülen'i keşfettiler. Bu, Batılıların ihtisas alanıdır. Kimden neyi üreteceklerini çok iyi bilirler. Alıp götürdüler, senelerce beslediler. Amerika'nın derdi, davası tepkisiz, emperyalistlere itiraz etmeyen itaatkar Müslüman tipi yaratmaktır. Mevlana da kendi zamanında bunu yapıyordu." Sayfa 80
 
     "Hz Ali'ye nispet edilen Celcelutiye Kasidesi var. Aslı esası yok. Bir defa bu kaside 6.yüzyılda ortaya çıkmış ama Said Nursi, Hazreti Ali'nin kasidesi olduğunu söylüyor, ona bir sürü atıflarda bulunuyor." Sayfa 85 

     "Said Nursi Meclis'teki konuşmasında; " Irkçılık yapmayın, ırk esasına göre, menfi milliyetçilik esasına göre devlet kurmayın. Bizim Doğu insanı buna alışık değil" diyor. Haklı söylüyor ama Mustafa Kemal de "Sen bize dinden diyanetten bahsediyorsun. Biz seni irşadınla bize yol gösterirsin diye getirdik' diyor." Sayfa 86 

     "Daha önce Said Nursi'nin İslami kaidelere uymayan, İslam'la bağdaştırılamayan bir takım çalışmalarından bahsettim. Özellikle Sikke-i Tasdik-i Gaybi isimli kitabında yüzlerce İslam'a aykırı saçmalıklar var." Sayfa 91 

     "Necip Fazıl'ı put gibi hareketsiz dinlerken bir genç birdenbire üstada itiraz etti: 'Bu anlattığın şeyler Muhyidin İbni Arabi ve İmam Rabbani'nin safsatalarıdır. Sen bunları ne diye din olarak bu gençlere öğretiyorsun? Bunun dinle ne alakası var?' dedi. Necip Fazıl dellendi. Orada Nuri Pakdil vardı. Meğer Nuri Pakdil bu genci tanıyormuş, dedi bu Ercüment'tir (Ercüment Özkan), hukuk fakültesinde talebedir filan." Sayfa 121
 
     "Bir arkadaşımız Necip fazıl'ı kumar oynarken görmüş. Bana gelip; 'Yahu senin o reklamını yaptığın adamı Ulus'ta Dostlar Kahvesi'nde kumar oynarken gördüm' dedi. Bir toplantı sırasında üstada; 'Bir insan neyi düşünüyorsa o düşüncesinin adamı olmalı, hayatında da o düşünceyi yaşaması lazım' dedim. Üstada; İslam'ı bize anlatıyorsun ama kendin gayrı İslami bir yoldasın demeye çalıştım. Zeki bir insandı, hemen anladı. Bana; 'Mikail sen ne diyorsun yahu! Ben bir b..um, sen de o b..ta biten çiçeksin' dedi. Vallahi aynen bu sözü söyledi." Sayfa 178 

     "Mevlana, Ahi Evran'a hitaben yazdığı bir şiirde 'Ey kafasız herif! Sen Moğollarla mücadele etmiyorsun, sen Allah'la mücadele ediyorsun.' diyor." Sayfa 150

     "Şemsi Tebrizi çok iyi bir mecusidir, Mesinlikle Müslüman değil. Makalat'ında öyle sözler var ki onları Mecusilerden başkası söyleyemez. Mevlana onun Mecusi olduğunu tabii biliyordu. Ona hayrandı, aşıktı." Sayfa 156

     "Abbasiler, devletin yapılandırılması sırasında bazı ölçüler koymuşlar. Ölçülerden birinde 'halife yeryüzünde Allah'ın gölgesidir demişler'. Bu söz hadis kitaplarına, Buhari'ye de girmiş. Bu söz, İranlı bürokratların düşünceleridir. Onu Avesta'dan (Zerdüştlük kutsal kitabından) alıyorlar. Eski İran'da da şahlar yeryüzünde Allah'ın gölgesidir." Sayfa 163 

     Yüksek İslam Enstitüsü'nden ayrıldığımda talebeler bana karşı ayaklanmışlardı. Sebep, benim Humeyni devrimini eleştirmemdi. Okuldaki öğrenciler de devrimin etkisi altındaydılar. Ben Humeyni'yi yakından tanıyordum ama onlar bana onu yeniden öğretmeye çalışıyorlardı. Suni çocuklar, devrimin etkisiyle Şiileştiler." Sayfa 216 

     "Mevlana sempozyumunda onlar: 'Mevlana hümanistti' diyorlar. Ben de 'Mevlana oğlunu öldürmüş, oğlunun cenaze namazını kılmamış, böyle bir adam hümanist olabilir mi' diyorum." Sayfa 221 

     "Aksaray'daki Türkmenler İstanbul'daki Aksaray semtine yerleştiler. Konya'dan Şeyh Vefa'nın müritleri de takım halinde gittiler ve Vefa Mahallesi'ni oluşturdular. Ancak habis Mevlevilerin gelmesine müsaade edilmedi. Habis Mevleviler, bozguncu demektir. Fatih Sultan Mehmet, gönderdiği fermanda, bozguncu Mevlevilerin İstanbul'a göç ettirilmemesini emrediyor." Sayfa 227 

     'Mesnevi'yi tercüme edenlerin işleri güçleri kılıf hazırlamak. Mevlana Mesnevi için; 'bu Allah'tan vahiydir' der. Bunu tevil edenler ise Allah'ın vergisidir dediğini yazarlar." Sayfa 230 

     "Türkler İslam'a girdiklerinde, İslam dünyasında İran edebiyatı en parlak dönemini yaşıyordu. Türkler aynı zamanda dini de İran kanalıyla aldılar. Türk devlet adamları, bu gelişmiş edebiyatı kullanmakta beis görmediler ve hatta buna kendilerini mecbur hissettiler." Sayfa 233 

     "Mevlevileri gücendiren en önemli şey, Şems'in cezalandırılması olayıdır. Tabii onlar Şems'in Kimya Hatun'u öldürdüğünü bilmiyorlar. Eflaki, Kimya Hatun'un Şems tarafından öldürüldüğünü ve Şems'in öldürülmesinin de hukuki bir dava olduğunu ifade ediyor. Bunu esas gizleyen, Mevlana'nın oğlu Sultan Veled'dir." Sayfa 250 

     "Mevlana'nın Şii olması konusunu Abdülbaki Gölpınarlı'ya sordum. O da Mevlana'nın Şii olduğunu söylerdi. Bir gün 'hocam sen böyle diyorsun ama bak Mesnevi'de Muaviye'yi methedecek kadar Şiilikten uzaktır dedim. Gölpınarlı; 'o dönemde etraf sunni idi. Mevlana da takiyye yaparak Muaviye'yi methetmiş' dedi " Sayfa 253 

     "Mevlana, Fihi Ma Fih'inde, cenabı Allah'ın gücü ve kudreti Moğollara verdiğini, onların gücü ve kudreti Allah'tan olduğu için onlara karşı gelmenin Allah'a karşı gelmek anlamına geldiğini ifade ediyor. O dönemde Mevlana ve Mevlana'nın çevresinin Moğollara hizmet etmesi, bugün Amerikan emperyalizmine, Batı emperyalizmine hizmet etmek gibidir." Sayfa 255 

     "Birkaç arkadaşla Annemarie Schimmel'in odasına gittik. Bir arkadaş; 'hocam öğrendiğimize göre Müslüman olmuşsunuz' dedi. Kadın; 'Ne münasebet, Müslüman olmuşum. Siz Müslümanların neyi var da Müslüman olayım? Bir buçuk milyar Müslüman var dünya üzerinde, hepiniz esirsiniz. Bir esir de beni yanınıza alacaksınız' diye bir kızdı." Sayfa 267 

     "Ahi Evran yılanlarla uğraşıyor. Mevlana da Ahi Evran'ın yılanlarla uğraşmasıyla alay ediyor: 'Bir yılancı, niye bu yılanlarla meşgul oluyor' diyor. Ahi Evran da;  'Ben yılanlardan panzehiri yapıp insanlara şifa dağıtıyorum. Bu cahildir, anlamaz.' diyor. Ahi Evran'ın tenkitleri çok ölçülüdür ama Mevlana'nın tenkitleri çok edepsizdir. İnanın bu devrin insanlarının hiçbirisi bu kadar edepsiz olamaz. Bizim Necip Fazıl'ımız vardı Allah rahmet eylesin. Çok tumturaklı küfürler ederdi. Mevlana küfürbazlıkta Necip Fazıl'ın çok üstündedir." Sayfa 359 

     "Tasavvufçuların İslam adına yaptıklarına itirazı, tarih boyunca fıkıhçılar yapmıştır. Onlara minnettarlık duyuyorum. Eğer fukahanın müdahalesi olmasaydı, bunlar çok daha değişik şeyler söylerlerdi." Sayfa 370 

     "Mevlana'nın oğlu Sultan Veled anlatıyor: 'Yanıma Mevlana'nın dostlarından biri geldi. Bana; 'Hz Mevlana Mesnevi'ye Kur'an-ı Kerim diyor. Bunu keşke söylemeseydi. Çünkü buna ehli zahir itiraz ediyor, biz de buna karşılık Mesnevi'yi savunamıyoruz' dedi. Bu konuşmayı duyan babam içeriden geldi ve adama; 'Ey köpek, niye Kur'an-ı Kerim değil, ey eşek niye Kur'an-ı Kerim değil, ey kahpenin oğlu niye Kur'an-ı Kerim değil? Benim Mesnevi'm Kur'an-ı Kerim'den de yücedir. Ona Kur'an-ı Kerim demeyenler eşeklerdir, dedi ve gitti.' Bunu  yayınlayamamışlar. Çünkü dışarıdaki baskılardan korkuyorlar. Sokaktakilere açıkça böyle bir ifade ile çıksalar, linç ederler. Böyle aşırılıkları fukaha frenliyordu " Sayfa 371   

     "Biliyorsunuz, Şemsi Tebrizi Mevlana'nın karısı Kimya Hatun için;  'Cenabı Allah Kimya'ya hulül ediyor. Ben de onu ......' diyor. Açıkça böyle ifade ediyor. Kendi kitaplarında yazıyor. Başkaları yazıp da iftira etmiş değil." Sayfa 371 

     "3-4 arkadaşla Ekmeleddin İhsanoğlu'nun yanına gittik. Bana; ' İyi etmiyorsun. Mevlana sayesinde biz İslam'ı Avrupalıları anlatıyoruz. Mevlana olmazsa İslam'ı Avrupalılara anlatamayacağız. Mevlana sayesinde Avrupalılar Müslüman oluyor' dedi. Ben de ona; 'ben Mevlana hakkında bir şey demiyorum. Onun dediklerini söylüyorum' dedim. Sordu; 'Mevlana ne diyor?' Ben de Mesnevi'nin mukaddimesini ezberden okudum, inanmadı. Kütüphaneye telefon etti, Mesneviyi getirmelerini söyledi. Bir kızcağız Mesnevi'yi getirdi. Açıp önüne koydum. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Arapçası mükemmeldi. Okudu; ''bunu yazan adam Müslüman değildir' dedi. Vallahi bu Ekmeleddin İhsanoğlu'nun sözüdür." Sayfa 379 

     "Bütün tasavvufu tamamen İran'a bağlamak gerekmez. İran'ın dışında da tasavvufu besleyen başka kaynaklar vardı. Bunlardan biri Hristiyan mistisizmidir." Sayfa 379 

     "Mevlana ve Şems dünyanın yetiştirdiği ender antifemistlerdendir. Mesela Şemsi Tebrizi kitabında; 'Kadın öyle bir varlıktır ki gökyüzüne çıksa, sidreyi müntehaya varsa fakat yerde kalmış bir zeker görse orayı terk eder, o zekerin üstüne atlar' diyor. Makalat'ında geçer. Mevlana'da Mesnevi'de kadınları aşağılayıcı birçok hikaye anlatır. Hikayeleri anlatmaktaki amacı kadın tabiatını horlamak..." Sayfa 381

     "Üzeyir Garih adlı iş adamı da Yahudi asıllı Mevlevi Hüseyin Efendinin mezarını ziyarete giderken öldürülmüştü." Sayfa 385 

     "Tarihçi Fethi Tevetoğlu'nun iddiasına göre, Bandırma vapuruna binen 18 kişilik heyetten 14'ü Yahudidir." Sayfa 412 

     "Mustafa Kemal meclis başkanlığı yaptığı sırada meclise diyor ki 'Bizim adamlara verdiğimiz taahhüt var. Bizim Hristiyan olmamız lazım. Anadolu'yu Hristiyanlaştırmamız lazım.' Rahmetli Kabaklı Temellerin Duruşması'nda bunları yazdı." Sayfa 414 

     "Murat Bardakçı İran'a gitmiş, biraz Farsça öğrenmiş. Mevlana'ya aşık biridir. Hatta kendi tabiriyle; 'Mevlana'ya dil uzatanlar insan hesabına alınmaz' der." Sayfa 431 

     "Karamanoğlu Mehmet Bey Mevlana'nın torunu Ulu Arif Çelebi'ye; 'siz Müslümansınız biz de Müslümanız. Müslümanlarla bir olmuyorsunuz da niye gidiyor müşriklerle, Moğollarla bir oluyorsunuz' diyor. Ulu Arif Çelebi de Mehmet Bey'e; 'Biz Mevleviler için başımızdaki güce itaat etmek vaciptir' diyor." Sayfa 446 

Bu blogdaki popüler yayınlar

Günümüzde Tasavvuf ve Tarikat Anlayışı-Cahide Merziye Karaca

Günümüzde Tasavvuf ve Tarikat Anlayışı-Cahide Merziye Karaca. Bilge Yayıncılık, 2010.      "Peygamberimizin inziva hayatı yaşamaması ve bunu teşvik etmemesi Kur'an'ın bir öğüdüdür. (Hadid27)". Sayfa 23.      "Nasıl iyi kul olunur sorusunun cevabı Peygamberimizin yaşantısında gizlidir. Başka yol ve metotlar peşinde koşmak, Peygamberimize saygısızlıkla beraber Kur'an'ın tavsiye ettiği yoldan daha iyisini bildiğini iddia etmek gibi, cahilce ve cüretkarca bir tutum içine girmek demektir." Sayfa 25.      "İlk dönem tasavvufçulara göre Zühd; helalleri haram kılmak veya malı telef etmek değil, elde olana güvenmemektir. Allah'ın helal kıldıklarını kendine haram kılıp onlardan kaçmak değil, onlara fazla önem vermemektir.     İslam'ın ilk yüz yılındaki ashabın Kur'an ve Sünnet temelli yaşantısı, zühd hareketinin de temelini oluşturmaktadır." Sayfa 27.      "Tasavvufun sistemleşmesi ve kurallaşmasının yüzyıllar aldığı görü

Allah ile Mutmain Olmak-Hasan Eker

Allah ile Mutmain Olmak-Hasan Eker. Çıra Yayınları, Eylül 2011        "Bizler sadece Allah'a hesap verme kaygısıyla hareket ettiğimizde, o an sergilediğimiz davranışın aleyhimize sonuçlanacağını bile bile yine de Allah'ın rızasını gözeterek hareket edebiliyorsak, işte o zaman biz 'hesap görücü olarak Allah yeter' ayetini zihnimizden yüreğimize indirmiş ve gerçek manada anlamış olacağız.      Allah'a güvenerek yaşayan insanlar  yaşam esnasında tüm sebeplerin sıfırlandığı anda bile ümitlerimi yitirmezler, inançla yaşamaya devam ederler. Ama Allah'ın dışında bir yere güvenerek hareket edenler, güvendikleri yerlere karlar yağınca yıkılırlar ve tükenirler." Sayfa 14, 15.      "Müslümanlığın üzerine bina edildiği 'Allah'tan başka ilah yoktur' cümlesi kadar insanın hayatının her tarafını kuşatan ve ölünceye kadar devam eden siyasi bir cümlenin olabileceğine inanmıyorum.      Kur'an'ın Allah inancı konusunda asıl sorun etti

Namaz Bilinci-Hasan Hafızoğlu

Namaz Bilinci-Hasan Hafızoğlu. Düşün Yayıncılık, 2009      "Müslüman olmak ve kendini İslam'a nispet etmek, ancak İslam'a uygun pratik eylemlerle mümkündür. Peygamberimizin ifadesiyle 'iman temenniden ibaret değildir.'" Sayfa 9.      "Namaz, Rasulallah ve ashabını harekete geçirirken, onları birer eylem adamı yaparken, bizlerin uyuşuk ve pısırık kalmasına, kötülüklere ve haksızlıklara karşı sessiz durmamıza vesile olmaktadır. Bunun nedeni, şekil ve manayı birleştirerek peygamberin kıldığı gibi namaz kılamayışımızdır. Halbuki Allah 'muhakkak' kaydıyla namazla bu işlerin yapılacağını beyan etmişti." Sayfa 10.      "Fabrikada çalışan işçi, devlet dairesinde görevli memur, görevleri ile ilgili belli kaidelere uymak zorundadırlar. Bir okula kayıt yaptıran öğrenci de belli kurallara imza atmış demektir. Okulun düzenine, kurallarına uymazsa cezalandırılır.      İşte 'Allah'a kulum' diyen insanlar da Allah ile bir anlaşma